Evet ben bir fransızım.
Yaşananlara ve olanlara ilk fransız kalışım ise liseden mezun olduktan sonraki hayatımla başlamıştır. Ve yaklaşık yirmi yıldır da devam ediyor ülkeyi ve dünyayı anlama çabam. Çoğu zaman da fransızlaştırdığım oluyor insanları, beni hiç anlamadıkları için.
Adana'dan onbir yaşında İstanbul’a okumaya gelmemle başladı
Fransız olma sürecim. Her ne kadar ilk başlarda biraz korkmuş olsam da, hayatımda en mutlu günlerim geçti belkide Galatasaray Lisesinde.
Galatasaray Lisesi benim için beyoğlunun okuluydu.
Beyoğlunun gizli kültür hazinesiydi. Kurtarılmış bölgeydi.
Okulun içindeki kültür dostluk dayanışma ve samimiyet hat safhadaydı. Ve bu kültür birikiminde sanırım fransızların payı da oldukça büyüktü, zaten "frank" ingilizcede samimi anlamına gelir. Kaliteli hocalarımız ve bizden büyük abilerimizle sanki başka bir dünyada yaşıyorduk.
Çok kral fransız hocalarımız oldu, ki aslında 12 eylül sonrası kaliteli hoca sayısı düşmüştü.
O baba fransız hocalar bize hiç ermeni soykırımını yapmışız veya hiç dersimi katletmişiz gibi davranmadılar.
Veya binlerce faili meçhulun yaşandığı ülkenin vatandaşları değildik sanki.
Fransız hocalar bize oldukları gibi davranıyorlardı, fransız gibi.
Acaba fransız gibi mi ?
Bir insanın kendisi gibi olması fransız gibi olmak mıdır ?
Ya da biz bu adamlarda mı tattık acaba kendimiz gibi olmayı ?
Annemiz anne gibiydi oysaki, babamız da baba kardeşimiz kardeş, vatanımız vatan,
askerimiz asker gibiydi.
Peki kimdi bu insanlar sosyal kürklerinin altında
nasıl bir iskelet vardı ?
Her maskenin altından bambaşka insanların çıktığı ve kimin ne olduğunun özenle gizlendiği bir ülkede, samimiyeti ve kendimiz gibi olmanın dayanılmaz hafifliğini hissettik ve yaşadık biz o yaşlarda.
Sanki rönesansı kendiliğinden yaşamışız gibi sadece benliğimize konuşurdu fransızlar, onlar için kolaydı böyle konuşmak. Peki ya biz ?
Bir rüya bir hayal gibi de olsa bazen, sanki aydınlanmayı yaşamışız bitmiş de moderniteyi konuşurmuş gibi hissetmemize ne demeli ?
Evet ben bir fransızım bazen, bazen de alman, şarkı söylerken ingiliz, düşünürken de rus bazen.
Sadece bu mu ? Ben bazen maymunum bazen de kartal bazen çekirgeyim bazen de sürüngen.
Ancak şekil değiştirince uyum sağlıyorum farklı düşüncelere.
Bukelamunları mahkemeye mi versek acaba dolandırıcılık yapıyorlar diye ? Veya çekirgeleri ? Veya sinekleri ?
En iyisi bizim gibi düşünmeyenleri yargılayalım, en kolayı o gibi görünüyor şimdilik ...